İDEOLOJİLER





  İnsanın kendisini herhangi bir ideoloji için -ci ya da -ist olarak tanımlamasının bakış açısını sınırlandırdığı kanaatindeyim. Tek bir perspektiften bir çok şeyi anlamlandırma çabası çıkıyor ortaya. Aidiyetle bu çaba birleşince yanlışa yanlış demek zorlaşıyor.
Böylesini işlemişler hep. Olması gerekenin bu olduğuna inanılması istenmiş çünkü ancak böyle olduğunda  toplum bir arada tutulabilmiş. Omurgalı olmakla eş değer tutulmuş bir ideolojiyi ölümüne savunmak. Sözüm ona ya ‘o’ ya da hiç sloganları atılmış. Diğer bütün -izmleri red yalnız birini kabul etme hegemonyası sunulmuş. 

 Farklı ...cılar hiç dinlenmemiş mesela, susturulmaya maruz bırakılmış. Fikir beyan etmenin önemi kalmayınca, fikir üretmekten bile çekinir hale gelmiş insanoğlu. Nihayetinde çoğu insan, tabiri caizse ‘sürü’ , hep başkasının ayak izlerini takip etmek zorunda bırakılmış.
Yanlış ve doğru, siyah ve beyaz gibi netleştirilmiş. O yüzden tek bir ideolojiye bağlanıp, geri kalan her fikrin reddedilmesi bir yana o ideolojinin içindeki siyah değil belki yüz karası olarak nitelendirilebilecek fikirler bile aklanır hale getirilmiş.
Ait hissetmenin sarhoşluğu var bi de. Güruhun içinde insanın kendini kaybetmesini meşru kılacak yegane sebep! Çünkü artık söyledikleri önem kazanır insanın. Bir birey olmuştur. Konuşabiliyor ve dahası dinleniyordur. En önemlisi de önemseniyordur.
Oysa Peyami Sefa’nın dediği gibi, bir şeyin içinde her şey gizlidir
Neden insanın kendine has, bütün görüşleri içerisinde barındıran ama özünde hiç biri olmayan bir bakış açısı olamasın? Neden bütün izmler harmanlanıp içinden doğru olanları istedildiği gibi ayıklanamasın? Arkalarından yürüdüğümüz o insanlardan daha mı az kaçtı uykularınız? Yalnız onlar mı düşündü beynini kusarcasına? İdeolojilerimizin baş rolleri! Bir tek onların mı kulağına fısıldandı hakikat.  
 Cemil meriç’in de dediği gibi
 ‘izm’ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri.’ üzerinde düşünmeye, kurcalamaya fırsat vermeden habire giydirip duruyoruz beynimize. Üstelik bu gömleği bile isteye giyiyoruz. Peki 
Neden bir şeyi benimsiyor oluşumuz kalan her şeyi öcü gibi görmemize yol açsın? Neden farklı görüşlerden farklı fikirleri aynı anda kabul edemeyelim? Bütün renkler yok mudur beyazın içinde?  Tan vakti gündüzle gecenin karışımı olduğu için bu kadar muazzam değil midir?  

 İnsanlık tarihinin en kanlı savaşlarına bakın. Hep bu sözüm ona izmcilerin kanlı ideolojilerinden çıkmamış mıdır? Emperyalist savaşçılar katliamlarını süslemek için ideolojileri kullandılar. Üstelik hakir gördükleri dogmatik yaklaşımla yaptılar bunu. Çünkü her ideoloji kendisini tanımlayan özelliklerini korumak için az çok dogmatik olmak mecburiyetindedir. Dolayısıyla dogmayı yine kendi silahıyla yenmek istediler. Dostda düşmanda kendileriydi. Bakınız Hitlere, ideloji dogmatizminin tarihteki en kanlı savaşçısı! İdeolojisi uğruna binlerce yahudiyi gözünü kırpmadan katletmesinin arkasında yatan sebep sahi neydi? Ya Mussolini, Faşist ideolajisini yaymak için kaç cana kıydı dersiniz? 

Yazık ki zincirlerimizi başımızın üzerinde taşıyoruz. Her gün iyice silip parlatıp iftiharla gösteriyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pergel Metaforu

Sağcı-Solcu Cumhuriyeti